Soru: Ben 35 yaşında bir bayanım. Sol göğsümde kanser teşhis edildi. Koltukaltı lenf düğümünden birine gitmiş. Bedene yayılmamış. Doktorum kemoterapi ve radyoterapi görmemi ve 5 yıl mühletle hormon ilacı almamı söyledi. Bir öteki hastaya ise sırf radyoterapi verilmiş. Bu farklılık neden?
Karşılık: Kanser heterojen bir hastalıktır. Bu, göğüs kanseri için de geçerli. Tıpkı organın kanseri bile olsalar biyolojik ve ferdî farklılıklar nedeniyle hastalığın seyri farklı olabilmekte. Birtakım göğüs kanserleri daha yavaş giderken, kimileri çok daha agresif seyredebiliyor. Bu nedenle cerrahi sonrası uyguladığımız ve adjuvant tedavi dediğimiz yaklaşımlarda farklılıklar olabilmekte. Göğüs kanseri; genç bayanlarda, teşhis konulduğunda çapı büyük olan tümörlerde, çok sayıda lenf nodunu tutmuş bireylerde ve hormon reseptörü denilen moleküllerin olmadığı durumlarda daha agresif seyir gösterir. Bu nedenle bu çeşit hastalara kemoterapi verilmelidir. Hormon reseptörü müspet olan bireylere ayrıyeten en az 5 yıl mühletle anti-hormon vermek gerekir. Radyoterapi, göğsün büsbütün alınmayıp, sadece tümörün çıkarıldığı durumlarda ya da koltuk altı lenf bezlerine yayılmış göğüs kanserlerinde uygulanmaktadır.
Soru: Bende yıllardır C hepatit taşıyıcılığı var. Hiçbir rahatsızlığım yok. Geçenlerde bunun kansere sebep olabildiğini okudum. Gerçek mu?
Cevap: İnfesiyon nedeni olan mikroplar genellikle kansere yol açmazlar. Mikropları kanser etkeni üzere göstermek yanlışsız değildir. Lakin kimi mikroorganizmalar uzun mühlet bedende kaldıkları durumda kronik ikaz tesiriyle kansere neden olabilirler. Bu demek değildir ki kesinlikle kanser gelişecek. Kimyasal casuslar nasıl uzun periyodik irritasyonla kansere neden oluyorlarsa tıpkı durum birtakım virüs ve bakterilerle de olabilmekte. Bunlar ortasında karaciğer kanserine neden olan hepatit B ve hepatit C taşıyıcılığı, rahim ağzı ve anüs kanserine yol açan human papilloma virüsünü, mide lenfoması ya da mide kanseri etkeni olabilen Helycobacter pylori bakterisini sayabiliriz.
Kaynak:Doktor Sitesi